18 Nisan 2010 Pazar

ören

bilenler bilir, bir sahil kasabası vardır, güneşi güzel batar. o kadar güzel batar ki güneşi, niye güneşe tapmış insanoğlu bunca zaman anlarsın. çocukken güneşin batışını kaçırmazdım hiç, ille de dağın arkasından görünmez olduğu an sahilde olmak isterdim. dilek tutardım bir de. oldu mu dileklerim olmadı mı onu da hatırlamıyorum pek. ama o kadar inanırdım ki olacağına, olmuştur herhalde.

çocukluğumdan beri gideriz, evimiz çok sık değişti orada, arkadaşlarım değişti, çocukken ateş falan yakardık sahilde, akşamları şişe çevirmece oynardık, sonra büyüdüm, topu topu dört beş barı olan garip memlekette bar bar gezdim. bir gece dışarı çıkmadım mı olay çıkardı. sabaha kadar minik büfelerde nöbet tutar gibi otururduk. tamı tamına üç ay kalırdık, haziran'dan eylül'e. okul başlardı.

sonra çalışma hayatı işte. gidebilmek lüks oldu, ki gidince de ne arkadaş çekti canım, ne de bar. huzur istedim, sükunet istedim, sohbet istedim, en fazla akşamüstü birası istedim.

çalışmaktan mı sıkıldım, istanbul'dan mı sıkıldım, rutinden mi sıkıldım, bir şeylerin olmasından ya da olmamasından, gecikmesinden mi sıkıldım bilmiyorum. ama oranın o yavaşlığını, evden çıplak ayakla çıkıp sahile öyle yürümenin özgürlüğünü, güneşini, bütün bir gün sahilde bira içmeyi, uyuklamayı özledim.

öyle istiyorum ki gitmeyi, oraya mı gitmek istiyorum yoksa sadece uzun bir otobüs yolculuğu mu istiyor canım bilemiyorum.

15 Nisan 2010 Perşembe

tl;dr

Uzun bir blog yazısı gördüm bugün. A şimdi okuyamam dedim, eve gidince okurum. Işten çıkmama da daha vardı, sırf uzun diye yani, evde okurum dedim.

Bu mudur yani şimdi? Uzun yazınca okunmaz. tl;dr (Too long didn’t read) diye bir terim var mesela sanal alemde. Ne sinir değil mi?

Hani mesela şu an birine aşk mektubu yazsam, anlatsam da anlatsam, e-mail olarak atsam, adam okumayacak. Too long diyecek, I did’nt read.

Diyorum ya aynısını ben de yapıyorum. Sanal alem deformasyonu yani. Mesela eski sevgilim bana karşılıklı atışmalar üzerine uzun bir e-mail atmıştı. Yarısını okudum önce, sıkıldım, çıktım dışarı, bir sigara içtim, sonra diğer yarısını akşamüstü okudum. Sonra tamamını okuyayım dedim, sözcükleri atlaya atlaya ancak okuyabildim.

Hala nasıl kitap okuyabiliyorum çok merak ediyorum.