24 Kasım 2009 Salı

bıyıklılarla öpüşmeyin


Vallahi de ben demiyorum. Prof Dr Teoman Sırrı diyor. "İnsanlara sakallılarla öpüşmemelerini, onlara sarılmamalarını tavsiye ediyorum" diyor hatta. Ah be canım Türkiye burası be. Adamların yüzde 70'i bıyıklı zaten. Çiyan K.T. bile bıyıklı. Öpüşemediğim yetmiyormuş gibi, bıyıklıyı buldum bir de öpüşmeyeceğim? Oldu canım.

mille deja-vu

kadınlar tarafından mı bu şekilde algılanıyor yoksa gerçekten durum böyle mi bilmiyorum. kadınsınızdır bir adamla tanışırsınız. o ilk tanışmadan bellidir ki bu iki insan arasında flörtik bir durum olacak, bakışır gülüşürsünüz falan filan. hele o ilk tanışma şahanedir. sonra bir şekilde yeniden bir araya gelinir. eğer kadın kısmısı olarak bu adama kendisinden hoşlandığınızı belli ederseniz ne yazık ki erkek bunu asla atlamaz, egosu hiç atlamaz.

hayır yani, adamın egosunun tavan yapmaması için ille de vurdumduymaz, ille de cool mu olmak lazım? İki gözünün içine bakıp gülümsemeyim mi ben? Nedir yani bu kadar zor olan? Niye uğraşırız olmadığımız bir insan gibi davranmaya? Neyse bir kere laf ağzınızdan çıktı. Adama belli ettiniz. Evet, bundan sonrası nedense malum...

Adam kuyruğu yanmış it gibi kaçmaya başlar. Yahu bir dur be!! Seni Adile Naşit'in Tarık Akan'ı oturttuğu gibi zorla nikah masasına falan oturtmuyoruz. İlle beni seveceksin, pembe panjurlu evimizde 8 çocuğumuz olacak falan gibi bir imada da bulunduğumu sanmıyorum. ya benimsin ya toprağın gibi bir iyelik hırsım da yok...

Ama adam kayıptır işte. Telefonlar açılmaz, gördüğünde canım cicim şahane ama gerisi yok. öküzdür işte. bildiğin öküz. Etrafındakiler bu öküz sen bırak bunu derler, anlamazsın. Yok bir kere senin de damarına basılmıştır işte. Anlamaya çalışırsın sorunu. Hayır yani ne oluyor? Ben ne yapmış olabilirim ona? Herkes birbirinden hoşlanmak zorunda değil. Bunu anlayabilecek kadar zekam da var. Peşinden kovalayan yok, nereye kaçıyorsun ki?

Sonra bu adamlara ne oluyorsa, birdenbire, farkedersin ki, istese çok da güzel flört ediyorlar. Başka biriyle konuşabiliyorlar, sevişebiliyorlar, ertesi gün karşına bu da yeni sevgilim diye çıkartabiliyorlar. Olabiliyor demek ki. Yapabiliyorlar.

Sen de bir başka öküzün kollarına koşmaya hazır, yepyeni bir kalp kırıklığı ve deja vu ile kalakalıyorsun işte. çivi çiviyi sökerdi değil mi?

23 Kasım 2009 Pazartesi

hayatından çıkanla birlikte tek tek gidenler


Yıllar boyunca bir insanla birlikte günlerim geçti. Onun evindeki rakı sofraları, gece yarıları ağlana alana paylaştığımız çocukluk anılarımız, anneyle akşamüstü çayları, Nevizade'de biralar, Caddebostan sahilinde arabada depresyon içmeleri, en yakın arkadaşın evinde düzenlenen okey partileri, bir de Baylan Pastanesi'nde yenen kup griye'ler. Önce o hayatımdan çıktı. Bütün dağıttıklarını, bütün hüzünlerini bana bıraktı. tutundum hayata. Alıştım işte yokluğuna. Hani için sızlar ama kabul de edersin. Ama bir sürü anımız vardı işte. Bir sürü mekan vardı onu bana hatırlatan. Yıllar sonra duvarlarına, kenarına dokunabileceğim evler, arabalar. En yakın arkadaşından duydum, evlerini değiştirdiler, sonra evinde aylarımızın geçtiği arkadaşımız taşındı, sonra Caddebostan gecelerinin arabası satıldı. Düşündüm, hayat bir bir değiştiriyordu yolu. Geride gidip bakılacak yer bırakmıyordu. Bugün Baylan Pastanesi'nin satıldığını duydum. Nedense en çok canımı yakan bu oldu. Süpermarket yine mahalle bakkalını yendi işte. büyük balık küçük balığı yuttu. Bizim kup griyelerimiz, göz göze gelmelerimiz, kremşantili kahkahlarımız Baylan Pastanesi'nin anılarında kaldı. Ben ne onu, ne de kup griye'yi, ne de Kadıköy akşamüstlerini unutabildim.

22 Kasım 2009 Pazar

gece gezmesi

hepimiz geceleri dışarı çıkıyoruz, eğlenmeye çalışıyoruz, dans ediyoruz falan filan. Peki bir şey sormak istiyorum. hiç etrafınıza baktınız mı? ya da etrafınıza bakmaktan eğlendiniz mi? biz gece dışarı çıktığımızda yanımıza yöremize bakınmaktan bir bok anlamıyoruz ne dinleidğimiz müzikten ne de danstan.
dün gece iki farklı mekana gittim. biri bir amsterdam gay partisiydi, diğeri yurdum elektronik müziği eğlencesi. tanrım bu bir cinsel farklılık olamaz sadece. yani heteroseksüeller de gayler de her yerde. peki o zaman niye amsterdam partisi acayip medeni de yurdumun gece kulübü iğrenç? türk her yerde türk galiba. ilk gittiğim yerde herkes eğleniyordu ama yemin ediyorum herkes. kimse kimseye çarpmıyor, kimse kimseyi manyak gibi kesmiyordu. adamlar eğlenmeye odaklanmışlar çünkü. orada da bekar insan var, o da eminim biriyle sevişmek istiyor gecenin sonunda, kendi gibi insanlar var, tanışacak mükemmel bir ortam. ama burdan bir tane adam kaldırmam lazım diye aklından geçirerek takılmıyor orada. eğleniyor, dans ediyor...
Diğerinde omzuna çarpanlardan, kendi koreografisini sana ille de göstermek isteyen adamlardan dinlediğin müziği duyamıyorsun. Dans etmek mi? çok daha olağanüstü bir çaba. yayılmacı politikalarımız var galiba gerçekten hala. ille de başkasının toprağına saldırmak istiyoruz. he onu geçtim, gözünü kapadın, kendini müziğe kaptırdın dans ediyorsun, bir an gözünü aç sana kesin birileri manyak mı lan bu diye bakıyordur. Kısa da olsa iki mekan arasındaki fark buydu. ben bunu cinsel eğilime değil, kültürsel eğilime bağladım.
biz gece dışarıya eğlenmeye değil adam kaldırmaya çıkıyoruz. bu bu kadar basit. odak noktamız ne dans ne de müzik. bir türlü yapamadığımız seks. ne ara eğleniyoruz, eğlence yöntemimiz bu mu henüz anlamıyorum.