23 Mart 2009 Pazartesi

metrobüs macerası

Evet bir metrobüs macerası anlatmak isterim şimdi size. Bilmeyenler için Metrobüs istanbul büyükşehir belediyesinin en yeni hizmeti halkımıza. Önceki hayatınızda sardalya olsaydınız konserveniz nasıl olurdu sorusuna yanıt vermek için özellikle bu şekilde organize edildiğini düşündüğüm bu toplu taşıma aracı, islam dini açısından ah metrobüsten indim çok şükür gibi tuhaf şeylere şükretme alışkanlığını geliştirmek için de düşünülmüş olabilir tabii ki.
Günün şanslısı iseniz, bütün gün bu ışığı içinizde hissettiyseniz bu demek oluyor ki metrobüste oturarak evinize gideceğiniz yere varacaksınız. Yok hayır. bende ne gezer şans talih diyenlerdenseniz bir metrobüs macerasına gerçekçi bir şekilde atılmaya hazırsınız demektir.

Çocukken köşe kapmaca diye bir oyun vardı bilmem bilir ya da hatırlar mısınız? Metrobüs bu oyunun en çok kişi tarafından oynanmasını sağlıyor. Bir nevi terapi yani. Çocukluğunza geri dönmek mi istiyorsunuz psikanalize 100 lira vermeyin, gelin abi metrobüse verin 1.5 TL bakın nasıl terapi. Efendim köşe kapmacada hep ayakta kalan çocukcağızsanız siz en zayıf halka seçilmeniz oldukça yüksek ihtimal metrobüs oyununda. Genel olarak yan tarafınızda oturan insanın kolçağına sıkı sıkı sarılmış, saatte bilmem kaç km hızla giderken hemen 1 dakika sonra durması gerektiği için aniden yavaşlayan güzide metrobüs şoförlerine gerek içinizden gerek yüksek sesle küfür ederken sevgili koltuk kolçağı arkadaşınıza sempatik görünseniz iyi edersiniz. Zira size değil kolçağı dünyayı bile dar edebilir bunlar. Ters bakışlar olsun, koltuk kolçağını paylaşmamak olsun pek çok yolu var bunun metrobüste.

Ben şahsen metrobüste giderken koltuk kolçağı arkadaşlarıma ya azıcık kalk da ben oturayım nasıl fikir ama? diyesim geliyor. Sanki o da aa aşkolsun tabii canım deyip kalkacakmış da ben de sivri topuklu ayakkabılarımın üzerinde ne kadar sağlıklı bir şekilde üstelik ani frenlere rağmen durabilirim ölçmekten kurtulurum gibi geliyor. Ama nerdeee?? Yok en sevdiğiniz metrobüs kankanız değil size yer vermek, kötü kötü bakışlarıyla ha ha ben oturdum sen ise ayaktasın seni zavallı, gibi amerikan filmlerinden fırlamış kötü adam bakışlarıyla sizi kendinize bir böcek gibi hissettrmektedir bu esnada.

Tamam tamam o kadar da kötü bir şey olmadığına geldi sıra merak etmeyin. Bu metrobüs denen canım aracın bir özelliği var ki tüm bu çileye rağmen binebilirsiniz. Nanik yapmak, nanik yapma isteği. Yahu dümdüz yolda şakır şakır güzide şoförümüzün hızını tekrar anımsatmak isterim tam bu esnada. Siz vızır vızır geçerken, yanınızda oflayıp poflayan arabalardaki insanlara ha ha bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç kadın vardı. Sen onu arabası olmadığı için küçük gördün ama o evine senden once gidecek nidaları içinde o türkan şorayın oturduğu dönen koltukta gibi hissedebilrisiniz kendinizi. Şöyle kocaman tüylü tüllü şapkalı falan. Nanik nanik ben gidiyorum sen duruyorsun naanik nanik gibi sevinç dolu nidalar da ekleniyor simülasyonunuza. İşte metrobüs böyle bir araç. Denemesi 1.5 TL.

Metrobüsün samimi ortamından bahsetmeden bitiremeyeceğim. Sosyalleşmeye çok çok çok açık bir ortam metrobüs. Hayatınızın aşkıyla kucağına oturarak yani düşerek tanışabilirsiniz mesela. Bekarlara duyurulur. Esra Eron’un evlilik programında bu yolu da tavsiye etmesi lazım bence. Dünyada evlenmeyen kalmasın yazmış kadın programda arkasına. Yazsa 'Metrobüse binmeyen kalmasın', bak nasıl evlenir millet. Bedavadan çöpçatanlık yapıyor belediyemiz sağolsun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder